15 Ağustos 2010 Pazar

Post Hoc Compaisons İle, Varyans Analizi(ANOVA)

1. Hedef
Varyans analizinin bir yolu (ANOVA) bağımsız t testinin uzatılmasıdır. Bu yöntem, araştırmacılar birkaç(<2) bağımsız farklı grubun orantılı olup olmadığını merak etkilerinde kullanıldı. Örneğin; eğer araştırmacılar dört etnik grubun IQ skorlarının farklı olup olmadığı ile ilgilenselerdi, ANOVA kullanılabilirdi.

2 .Gereklilik Listesi (Kullanım Yerleri)

•Herhangi bir analizde, sadece bir bağımsız değişken olmalı.(ör: etnik karakter)

•Bu bağımsız değişken için 2 den fazla kısım olmalı.(ör: Avustralyalı, Amerikalı, Çinli ve Afrikalı

•Sadece bir bağımlı değişken olmalı

3. Varsayımlar

•Kendisinden örnek alınan nüfuslar normal dağılandır

• Varyansın homojenliği

•Gözlemler (yorumlar)birbirinde tümüyle bağımsızdır.

4. Örnek

Bir araştırmacı elektrik şok şiddetinin, zor problemlerin belirli bir çözümünde zaman üzerinde etkili olup olamayacağını bulmak istiyor. 18 bağımlı az orta ve yüksek şok olmak üzere 3 deneysel koşulda (az orta ve yüksek şok ) rasgele belirleniyor. Tüm problemin çözümü için gereken toplam zaman her bir bağımlı için kaydediliyor.



4.1 Veri Girişi Formatı

Veri yerleşimi EX6.SAV adı altında kayda geçer.

4.2 Windovs Metodu


1. Menü bölümünden Analyze tıklanır, daha sonra Compare Means, ardındanda One-Way ANOVA seçilir. Bu işlemlerin sonunda One-Way ANOVA penceresi açılacak.


2.Dependent List bilgi alanına zamanın bağımlı değişkeni değişken tıklatılarak transfer edilir ve sonra  > tıklanır. SHOCK ‘un bağımsız değişkeni Factor bilgi alanına değişken tıklanarak transfer edilir ve sonra  >  tıklanır.

 
3. ANOVA, sadece SHOCK bağımsız değişkeninin üç bölümü[ (az(low),orta (medium), yüksek( high)] arasındaki tamamen geniş kapsamlı bir analizi yerine getireceğinden, Bu spesifik şok bölgeleri arasında farklı olmayacak. Üç şok bölgesi (az şokvs. Orta şok, az şok vs. yüksek şok, orta şok vs. yüksek şok arasında çoklu karşılaştırma gerektiğinde araştırmacılar Post Hoc karşılaştırmalı testini uygulamaya gerek duyarlar. Bu posthoc tıklanarak. One –Way ANOVA: Post Hoc Multiple Comparisons penceresi açılır. Bilgi alanından Scheffe Post Hoc testi için Scheffe seçilir ve continue tıklanır.
4. One –Way ANOVA Penceresi açıldığı zaman, optionstıklanır ve One –WAY ANOVA: Option penceresi açılır. Descriptive bölmesi işaretlenir ve sonra continue tıklanır.
 5. One –Way ANOVA Penceresi açıldığı zaman OK tıklanarak analiz yapılır.

4.3 SPSS Syntax Metodu

ONEWAY TIME BY SHOCK

/STATISTICS=DESCRIPTIVES/

RANGES=SCHEFFE(.05).

4.4 SPSS Çıktısı

TABLE

Post Hoc Testleri


Azalan zaman değişimine bağlı olarak çoklu kıyaslama


4.5 Sonuçlar ve Yorumlar
Analiz sonuçları (tablo 6.1)gösteriyorki, problemin çözümünde elektrik şokunun şiddeti zamanı önemli ölçüde etkiledi, F(2,15)=40.13,p<.001.Üç şok bölgesindeki ortalama değer şok seviyesi arttıkça problemim çözümü zaman aldı.(Az: M=17.17;Orta: M=22.17;yüksek: M=42.17)
4.6 Post Hoc Karşılaştırma
Büyük ölçüde önemli olan F-oranı, üç şok seviyesi ortalamasının farklı ölçüde önemli olduğunu göstermesine rağmen, bu farklılığının konumunu göstermez. Örneğin, Araştırmacılar tüm farkın öncelikle az şok ve yüksek şok seviyesi arasında, az şok ve orta şok seviyesi arasında, ya da orta şok ve yüksek şok seviyesi arasında uygun olup olmadığını bilmek isteyebilir. Özel şok seviyeleri arasındaki farklılığın testinde, post hoc kıyaslama tekniğinin bir miktarı kullanılabilir. Bu örnek için, çok korumalı Scheffe testi kullanıldı.
Çoklu karşılaştırma çizelgesinde, ortalama farkı(I-J) sütununun içi, yıldız işaretinin(”*”) eşlik ettiği ortalama farkı değerleri gösterdiki; şok seviyeleri önemli 0,05 seviyesinde önemli ölçüde birbirinden farklıdır. Sonuçlar gösterdiki yüksek şok seviyesi az şok ve orta şok seviyelerinin her ikisinden de önemli ölçüde farklı. Az şok seviyesi ve orta şok seviyesi birbirinden önemli ölçüde farklı değil. Bu sonuçlar gösterdiki karmaşık problemlerin çözümünün aldığı zaman üç şok şiddeti seviyesinde tamamen farklıdır çünkü yüksek şok şartına bağlı olarak zamanın miktarı büyük ölçüde önemlidir.

6 Ağustos 2010 Cuma

KAHVE










Kahve kökboyasıgiller(Rubiaceae) familyasından Caffea cinsinden , kışın yaprak dökmeyen ve bütün tropik bölgelerde yetişen çiçekleri beyaz renkli ve kokulu 5-15m boyunda olan bir bitkidir.Meyvesi küremsi veya oval şekilli, etli olgunlukta, parlak kırmızı renkli,tatlı lezzetli ve tek çekirdeklidir.Her bir çekirdekte iki adet kahve tanesi(kotiledon) bulunmaktadır.
TARİHTE KAHVE
Doğu afrika yabani kahve bitkisinin anavatanıdır, özellikle Güney Etiyopya'nın yüksek yaylaları, bu bitkinin doğal olarak yetiştiği bölgedir.Çok eski zamanlardan beri yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyor ve bu ekmek kabile hayatının temel ihtiyaç maddeleri arasında yer alıyordu. Ayrıca bu bitkinin Afrikalı savaşçılar tarafından ezilip küçük toplar haline getirildiği ,kahve çekirdeklerinin yağ, protein içerdiği ve çok büyük uyarıcı etkiye sahip olduğu biliniyordu.

KAHVE (COFFEE ) DÜNYASI

KAHVE
Kahve kökboyasıgiller(Rubiaceae) familyasından Caffea cinsinden , kışın yaprak dökmeyen ve bütün tropik bölgelerde yetişen çiçekleri beyaz renkli ve kokulu 5-15m boyunda olan bir bitkidir.Meyvesi küremsi veya oval şekilli, etli olgunlukta, parlak kırmızı renkli,tatlı lezzetli ve tek çekirdeklidir.Her bir çekirdekte iki adet kahve tanesi(kotiledon) bulunmaktadır.


TARİHTE KAHVE
Doğu afrika yabani kahve bitkisinin anavatanıdır, özellikle Güney Etiyopya'nın yüksek yaylaları, bu bitkinin doğal olarak yetiştiği bölgedir.Çok eski zamanlardan beri yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyor ve bu ekmek kabile hayatının temel ihtiyaç maddeleri arasında yer alıyordu. Ayrıca bu bitkinin Afrikalı savaşçılar tarafından ezilip küçük toplar haline getirildiği ,kahve çekirdeklerinin yağ, protein içerdiği ve çok büyük uyarıcı etkiye sahip olduğu biliniyordu.Bu toplumlarda kahvenin içme alışkanlığından önce yeme alıkanlığı vardı.Kahvenin içecek maddesine dönüşümü bir söyleme göre ; Yemendeki bir Hristiyan manastırının çobanı hayvanların gece uyumadıklarından yakınır.Hayvanların gece boyunca uyumadıkları ve buna rağmen son derece hareketli olduğunu gözlemler .Manastırın idarecisi hayvanların bu davranışlarının yedikleri şeyden kaynaklandığından şüphelenir ve araştırmaya karar verir. Bunun üzerine çoban ve iki keşiş yola koyulurlar. Sürünün otladığı yerde daha önce bilmedikleri çalı türünden bir bitkiye rastlarlar ve bitkinin beyaz çiçekli meyeveye oturmuş dallarından bir kaçını toplarlar. Özellikle koyu kırmızı mora çalan taneciklerden bir içecek hazırlayıp tadına bakarlar ve tüm geceyi uyumaya gereksinim duymadan geçirirler. O günden beri keşişler gecenin belirli saatlerinde dua etmeyi ve nöbet tutmayı gerektiren dönemlerde kurallara uyumalarını kolaylaştırmak için bu meyve suyunu pişirmek alışkanlık haline gelmiştir.Diğer taraftan 15. yy başlarında kahvenin sufi çevrelerinde dervişler tarafından işlevsel amaçla içildiği, içerdiği kafein maddesinin zihni açık tutucu ve uyku giderici özelliğinden dolayı uzun süren zikir meclisinde mistik vecdin daha derinden yaşanmasına olanak sağlaması, kahve içme eyleminin bir dizi mistik içerikli kurala bağlanmasına neden olmuştur. Böylece tekkelerde dervişlerin yanı sıra ziyaretçilerde kahve içme alışkanlığı kazanmışlardır.Kahvenin Etiyopya'dan sonraki durağı Yemen dir. Burdan sonra Arabistan yarımadasının iç kesimlerine yayılmış,1511 yılında Mekke de yasaklanmıştır.Bundan sonra büyük bir hızla Kızıldeniz ticaret yolunu izleyerek Nil vadisine ulaşmış ve buradanda Kahire'ye girmiştir.
OSMANLI KÜLTÜRÜNDE KAHVE
16. yy. başlarından beri kahve, Osmanlı yaşam biçiminin belirleyici öğelerinden biri olmuştur. Osmanlı kültüründe kahve bir içecekten daha fazlasını ifade etmiştir.Rical konaklarda son derece inceltilmiş bir adap düzenleyicisi , tekkelerde mistik hazzı devrana sokan bir yardımcı ve kahvehaneler de farklı kültürden insanları bir sohbet halkası içinde toplayabilen bir içecek olmuş ve Osmanl toplumunun sosyalleşme sürecine bir kapı açmıştır.Osmanlılar, 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır'daki Memlük hakimiyetine son verip Kahireyi ele geçirerek kahve kültürünün izleri ve ticaret merkezi ile karşılaşmışlardır. Kahve, İstanbul'a 1543 yılında Etiyopya valisi Özdemir Paşa tarafından Kanuni Sultan Süleyman döneminde gemilerle getirilmiş, kahvenin içilmesinin yaygınlaştırılması ve heryerde kahvehanelerin açılması yine bu döneme rastlamıştır.1522 senesinde ilk kahvehane(Kahirede), 1550'de ikinci kahvehane (Suriye'de) açılmıştır. İstanbul'da ise ilk kahvehane Tahtakale semtinde 1554 senesinde açılmıştır.3. Murat zamanında kahvehaneler kapatılmış ve kahve içmek yasaklanmış ve 1591-1592 yılınd 3. Murat bu yasağı kaldırmıştır.4. Murat devrinde kahve yasağı tekrar gündeme gelmiş, "Avcı" lakaplı4. Mehmet kahveye vergi getirerek kahveyi hürriyetine kavuşturmuştur. Bu dönemde kahve saraya girmiş ,bayramlarda cülus törenlerinde tatlılar ve şerbetlerle ikram edilmeye başlanmıştır.Hatta sarayda "kahvecibaşı"'lık yeni bir makam tahsis edilmiştir.
AVRUPA KÜLTÜRÜNDE KAHVE
Seyyahlar gezdikleri yerlerde kahve ile tanışıp tiryakisi olup Avrupa'ya kahveyi ilk getiren kişilerdir. Sebepleri; yurda gelirken egzotik birşeyler getirme arzusu , bilimsel bir ilgiye sahip olmak (botanik, tıp) ticari amaçlı olmalarıdır.Alp'lerin kuzeyinde düzenli olarak kahve içtikleri bilinen ilk kişiler bir İngiliz hakim ve anatomi profesörü William Horvey'di. 1592'de kahve , ilk olarak İtalyalı Alpino adlı şahıs tarafından Venedik'e getirilmiştir. 1615'te Venedik'te açılan kahvehanelerin tüm İtalya'ya dağılması sağlanmıştır.Fransa' ya ilk gelişi 1669 yılında 14. Louis devrinde olmuştur.Fransız elçisine karşı Fransa'ya gelen Müteferrika Süleyman Ağa Fransız sosyetesine kahveyi hem tanıtmış hem de sevdirmiştir. 4. Mehmet'in 1683 te Viyana'yı kuşaması ile kahve Avusturya'da çok sevilmiş ve ilk kahvehane açılmıştır. Avrupa şehirlerine giriş sebebi nekadar farklı olursa olsun kahve artık kültür, siyaset ve iş hayatına yön veren burjuvazinin baş tacı olmuştur.Fakat Müslüman içeceği olması sebebiyle Vatikan tarafından tepki gösterimiş ama Protestan kilisesi tarafından fazla ciddiye alınmamış ve kahve alışkanlığının Avrupa'daki yaygın içki kullanımına karşı alternatif bir keyif aracı olduğu savunulmuştur.

ŞARAP


Şarap üretimi üzümle başlar. Üzüm doğal florasında, alkol fermentasyonunu gerçekleştiren Saccharomyces cerevisiae mayasını bulundurur.Üzüm dışında portakal gibi diğer bazı meyvelerden de şarap yapıldığı bilinmektedir.
KIRMIZI ŞARAP
Eğer ek madde kullanımına izin verilmişse Amonyumfosfat, antimikrobiyoller,antioksidanlar katılabilir)
Kırmızı şarap için üzümler ilk olarak SO2 ilave edilerek ezilir. SO2 şarapta berraklaştırıcı olarak kullanılır.Bu işlemin ardından kabuklar ile üzüm suyu bir süre
bekletilir.Bekletilen üzümlere opsiyonel olarak maya eklenir ve kısmi bir fermentasyonun gerçekleşmesi sağlanır.Bu fermentasyon ile yaklaşık %1,15 alkol üretimi olur.Bu aşamada ayrıca üzüm suyu, kabuklar üzerinden sürküle ettirilerek renk maddelerinin alınması sağlanır.Renk maddesi alımı için;
KıSmi fermentasyon
Termovinifikasyon(45-55 °Cye kadar ısıtma)
Karbonik maserasyon (CO2 25-35 °C de üzümler ve kabuklar üzerinden geçirilir)

Kısmifermentasyonun ardından presleme ve kabuk uzaklaştırm işlemleri ile üzüm suyu elde edilir.

ÜZÜM SUYU fermentasyon işlemine maruz bırakılır maya olarak Saccharomyces cerevisiae kullanılır ve kırmızı şarap için bu işlem 20-30 °C de 7 gündür.Yan ürün olarak gliserol çıkar, yumuşaklık verir ve viskoziteyi ayarlar.Bu aşamalrın ardından ŞARAP elde edilmiş olur. Şarap eldesinin ardından tekrar bir fermentasyon daha gerçekleşir buna malolaktik fermentasyon denir. B u fermentasyon ile L. Malikasit, L laktik asit ve CO2 ye parçalanır. Bu fermentasyon istenen bir olaydır çünkü bu rxn şişelemeden sonra olursa bulanıklığa sebep olur.
Elde edilen şaraba yaşlandırma işlemi uygulanır .Bu işlem çelik veya meşe fıçılarda yapılır.Bozulmayı önlemek için soğukta yapılır.O2 ile kesinlikle temes olmamalıdır. Soğuk ortamda tartarik asit çöker ve filtrasyonla uzaklaştırılır. Elde edilen yaşlandırılmış şarap şişelemeye gönderilir.
TAT VE AROMAYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Üzüm tat ve aroma maddeleri iz elementler
Alkolik ve malolaktik fermentasyon
Yaşlandırma
Meşe fıçılar




GIDALARDA PROTEİN TAYİNİ

Deneyin Adı :Süt ve Peynirde Protein Tayini
Deneyin Amacı:Süt ve Peynirin Protein İçeriğini Saptamak ve Kjeldahl Yönteminin Uygulamalı Olarak Görülmesi
Deneyin Teorisi: Kjeldahl Yöntemi 100 yılı aşkın süredir gıdalardaki organik azotun tayininde kullanılan bir yöntemdir. Danimarkalı bilim adamı Kjeldahl tarafından 1883 yılında bulunmuş ve günümüze kadar ufak değişimlerle gelmiştir. Yöntemin ilkesi sütün bileşimindeki azotun katalizör ve sülfirik asit varlığında yaş yakma yöntemi ile amonyağa dönüştürülüp, amonyağın amonyumsülfat olarak tutulmasına dayanır.
Yöntem 3 temel aşamada gerçekleşir:
1.Aşama: Örnek içindeki organik maddelerin oksidasyonu ile azotun amonyum sülfat haline dönüştürülmesi

Azotlu madde(N2) + H2SO4 - - - - -- --> (NH4)2SO4 + SO2 + H2O + CO2

( NH4)2SO4 + 2NaOH -->2NH4OH + Na2SO4

2NH4OH --> NH3 +NH3

NH3+H3BO4 --> (NH4)3BO3

Bu reaksiyonda azotlu maddeler derişik sülfirik asit ile muamele edilir ve sürekli ısı uygulamasıyla(420 °C'da) SO2, H2O, CO2 açığa çıkar. İşlem çeker ocakta yapılarak istenmeyen gazları zararlı etkileri ortadan kaldırılabilir. Ayrıca su trompu ile istenmeyen gazların bir kısmı suya verilir. İşlem çok uzun zaman aldığı için CuSO4 ve K2SO4 içeren katalizörler kullanılabilir. Katalizör kimyasal reaksiyonu ve organik bileşiklerin oksidasyonunu hızlandırır. Katalizör, H2SO4 ‘ün kaynama noktasını yükselterek yüksek sıcaklıkta reaksiyonun daha çabuk gerçekleşmesini sağlar.
2.Aşama:Bu aşamada amonyum sülfat su ve NaOH ile ayrışarak önce NH4OH daha sonra da NH3 haline dönüştürülür. NH3 ise zayıf asit içinde tutulur. Kjeldahl yakma ünitesinde tüm organik maddeler uzaklaştıktan sonra örnek limon sarısı-yeşilmtrak bir renk alır. Siyah renk tamamen kaybolur.Örnek soğutulduktan sonra destilasyon ünitesine bağlanır ve üzerine10M NaOH ilave edilerek ardından destilasyona başlanır.Test tüpüne eklenen NaOH amonyağı amonyum sülfattan ayırır ve destilasyon yardımıyla ayrılan amonyak, %4’lük borik asit içinde tutulur
3.Aşama:Destilasyon ile elde edilen amonyak bir asitle (0,1 veya 0,05 N HCl) ile titre edilir ve azot miktarı hesaplanır.
NH4 + BO2 +HCl --> NH4Cl +HBO2

Araç-gereç ve kimyasallar:
*0,0001 g duyarlılıkta terazi
*Büret, pipet, erlen, cam baget, spatül
*Kjeldahl Protein Tayin Cihazı
*Derişik sülfirik asit, d=1,84 g/ml, %95-98 lik
*10M NaOH
*%4’lük Borik asit çözeltisi
*0,1N veya 0,05N HCl çözeltisi
*0,01 g metil red ve 0,15g bromocresol green100 ml
*Katalizör

Deneyin yapılışı:Süt örneğinden 1 ml, iki peynir örneğiden Urfa peynirinden 0,2672g ve Tulum peynirinden0,54 g tartıldı. Tüm örneklere sırasıyla aşağıdaki işlemler uygulandı.


1)10’ar ml sülfirk asit ve 1’er tane katalizör eklenerek 420°C'da 2 saat süre ile yakıldı. Örneklerin rengi yeşilmsi sarı olunca yakma işlemine sonverildi ve örnekler soğumaya bırakıldı. Soğuyan örnekler Kjeldahl cihazında analiz edildi(önce NaOH 10M eklendi daha sonra destilasyon yapıldı) Borik asitte tutulan olan amonyak çözeltisi HCl ile titre edildi.
Sonuçlar:
%Azot=[(V0-V1)*F*0,0014*100]/mformülüyle hesaplanır.
V0 tanık denemede harcanan 0,05N HCl miktarı, ml
V1 :Örnek için harcanan 0,05N HCl miktarı, ml
Tartılan örnek miktarı,g
F:0,05N HClçözeltisinin faktörü Titrasyon sonuçları:

Bulunan değer 6,38 faktörü ile çarpıldığıda sütün protein oranı belirlenmiş olur.

Sütte H2O2 Aranması


Deneyin Adı:Sütte H2O2 Aranması

Deneyin Amacı:Örnek sütümüzde H2O2 var mı görmek

Deneyin Teorisi:Sütün dayanma süresini arttırmak ve kalitesiz sütleri kaliteli gibi göstermek için süte H2O2 ilave edilir. Bu yöntem ile süte H2O2 ilavesi hem sağlığa zararlı hemde etik olmayan bir durumdur.

Deneyin Yapılışı: Hem örneğimiz olan çiğ sütten hemde bu süte bizim dışarıdan H2O2 ilave ettiğimiz sütten birkaçtane 10 ml örnek alındı ve her birine 1’er ml KI ve nişasta çözeltisi ilave ettik. Sonra 10’ar ml HCl ilave edildi ve karıştırıldı.2-3 dk beklendi ve renk gözlendi.

Deneyin Sonucu:Hem dışarıdan H2O2 ilave ettiğimiz hemde ilave etmediğimiz çiğ sütte kül rengine benzer bir renk elde edildi.Buda her iki sütte de H2O2 olduğunu gösterdi.


Buna göre;


Örneğimiz olan ve dışarıda içme sütü olarak satılan (açık süt) süte kaliteyi iyileştirmek ve dayanma süresini artırmak amacıyla H2O2 ilave edilmiştir. Buda açık sütlerin sağlığımız açısından oluşturduğu tehlikeleri bir ölçüde göstermiştir.

ET ÜRÜNLERİNDE NİŞASTA TAYİNİ


Deneyin Adı: Et Ürünlerinde (Sucuk ve Sosis) Nişasta Tayini
Deneyin Amacı:Et ürününe nişasta katılmış mı gözlemlemek
Deneyin prensibi:Nişasta varlığında iyot mavi renk verir.

Deneyin Yapılışı: Küçük parçalar halinde sucuk ve sosis alınarak üzerine iyot çözeltisi damlatıldı.
Deneyin Sonucu:Ne sucukta ,ne de sosiste mavi renk yani nişasta varlığında raslanmadı. Nişastanın bu ürünlere hile amaçlı katıldığı düşünülürse örneğimiz olan ürünlerin bu açıdan güvenilir olduğu söylenebilir